ü
ş(ÜN) içeriği
kafanı kurcalayarak
uykusuzluğa kelepçeletmek için
ufacık avuçlarını
dizlerinin sürünmesini kaç rüyanda tattın?
kaç...
k
ı
r
ılgandın
kırmızı baktın karanlığa
öfken; gözlerinin alaca kaynağının altındaki dinmeyen sızın
ihaneti de yumuşacık o
k
ş
adın; bir beceriksiz çocuğun
şiir defterindeki akrostiş
senin şeytani-tatlı sertliğin.
}belki de beslenme çantası düşüp
elması ve salçalı ekmeği yere saçıldığında
ötekiler ona gülmesiydi
daha uslu bir çocuk olabilirdi{
tanrın her zaman ummayı öğütler
k
o
r
k(!)
ulu düşlerin var senin
bombalı-kimsesizli-silah gürültülü-yeryüzü kızıla boyanmışlı
(bazen de güneş-en çok da batarken-denizi öyle boyar)-
tanrın her zaman sabrı sevdirir.
şimdi kim derdi ki
o eğreti sadeliğin içinde
kayıp giderken ellerinden
bir mahzun bakış daha,
sesleri birleştirerek kurduğun o savaş türküsü
boşlukta-öylece çınlayacaktır!?
adını taşlara kazı
tanrın her zaman iz bırakanı lanetler
öylece ölüp gitmemelisin yine de
en azından bir şair biliyor
nerede ve nasıl yaşadığını-
yıldızlarla örülü gök-
k
u
b
'ben'in içinde.
09 Nisan 11
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder