7 Kasım 2013 Perşembe

Sınır ve Yaşam Üzerine Beş Fragman

[Ayşe Gökkan'ın Nüsaybin'deki eylemini 9 gündür takip ederken o eylemin etkisiyle aklıma kazınanları yazmaya çalıştım. Ölüm orucunu bugün sona erdirdi, fakat sınırlara ve duvarlara karşı eylemler için yeni bir gedik açmış oldu.]

1.
Ulus Baker daha 90’larda ölüm oruçlarının yaşama dair olduğunu, adına tezat bir şekilde yaşamla dopdolu bir politik eylem olduğunu anlatmıştı. Çünkü yaşam, kendinde dirençtir. Ve ölüm orucuna girmiş bir militan/eylemci, bedenini öldürüşünde yaşamın çığlığını haykırır.

29 Ekim 2013 Salı

Bir Mesafe, Bir Yaşam

29 Ekim 2013
bu yola giriyorum
bu yol çok uzun annem bu yol çok uzun güzelim
düz değil hiçbir şey değil öyle veya böyle
kendimle seni değiştiriyorum
kadim yaralarımda seni deşiyorum seni anıyorum seni yazıyorum
seni bırakıyorum
yola düşüyorum
bu: yol.

bana çocuklarını saysana bana şarkılarını söyle
küçük hatıralarını biriktir benden uzakta.

bazen kesişiyoruz. bazen.

20 Ekim 2013 Pazar

Kendi Tarzında Unutmak

20 Ekim 13
sen beni kendi tarzında unutuyorsun
ben kendimi kendi tarzımda hasta ediyorum
hepimiz her gün
kendi tarzımızda-
sakince.

bu tuhaf bir uyuşukluk duygusu,
gürültülü bir hastalık değil
belki bir kanser
yayıldığını bile söyleyemeyeceğin
sessizce zehirliyor.

bir duyguyu söylemenin
binlerce tarzından biri

10 Şubat 2013 Pazar

Hüzünlü Küçük Kışlar


“biz hepimiz, kabilelerle, bitkilerle
ve hayvanlarla dolu birer çölüz.”
Gilles Deleuze
şimdi burada duruyorum
yorgunluk, tadına baktığım bütün bu çiğ-
şimdi burada duruyorum
dururken metrelerce-nanometrik yürümeyi öğrendim.
yağmur olukları, bir küçük kedi ıslak
tüyleri siyah-sarı
bazen burada durup bakıyorum: bütün yollar bitişir
[sarılık çocukları, kabakulak mikrobu, doktor elbiseli adamlar
biz hepimiz aşıya giden küçük evcil hayvanlarız, beyaz elbiseler vardır
bütün koridorlar kara]
bazen sağ elimi kesiyorum,
çıkartıp aynayı çakmak için
bütün bu hüzünlü küçük kışlar.

babamın ferdi tayfur bıyıkları var,
televizyon sadece kötü şarkıları için yapılmış
üçüncü sınıf hüzünlü filmler oynatıyor
bir otrivine burun spreyi, mentollü düşüyor masadan.

sana bütün kollarımla geldim,
onlardan kurtulmak istiyorum.
bazı ayaklarımı karanlıkta bitiştirmeyi öğrendim;
“look my eyes just holograms”.
her zaman görmek istediğinden çok daha parlak nesne-vardır.
bazı gözlerimi televizyon ekranı yaptım.

şimdi buradayım.

kapının arkasında hiçbitmeyecekmişgibigelen o tüketilmiş günün kenarında
sana bütün kollarımla geldim;
bütün bu hüzünlü küçük kış.
11 Şubat 2013
Oğuz Karayemiş

25 Ocak 2013 Cuma

Kesikli Yolculuk


"Erbarme dich, mein Gott."
J. S. Bach

evlerin damları, kırık pencereler
kelebekler
“ve” demenin sonsuz farklı yolu.
ışıklar içinde bir çöp ev-küçük azılı organları sarkar-
bir kadın, bir çorap, bir ölüm
                       ve gasp.
sokak arşınlayan fahişeler,
kadınlar, erkekler, translar
yorgunbirgünveyorgunbiryüzle
evlerine dönen çıraklar, ücretsiz işlerin artıkları-asistanlar
keşfedilmiş bir deniz, keşfedilmemiş bir çamur birikintisi.
ayaklar,
  tempo tutan, tempo bozan,
adımlar
  hiç yere, son kez sonsuz kez.
bütün çocuklar odalarında
ağladılar. kırmızı bir duvar halısı
kürt işlemeli yolluklar, kilimler
“ve sonra” demenin sonsuz yolu.

beni dilimden kurtar,
bozuk konuşmak. parçalı lisan ve ölümcül kaçış,
beni elimden kurtar,
eksik organ, ölümcül kaplama
beni gözümden kurtar,
bütüncül görü, imgenin işgali
beni erilliğimden kurtar,
duygulanımların kapanması, şiddet ve acı.

bak ben dümdüz bir hacimsiz bedenim
şimdi bütün mavilikleri, kırmızılara bağlıyorum.

25 Ocak 2013