duman yavaşça yayılıyor
kanımızın son damlası bu
ölerek savaşıyoruz, yaşamla
-bütün bisikletleri maviye boyadık.
lastikleri dikkatle değiştiriyoruz,
ellerimiz kirli ve yara-bere
içinde küçük gezegenlerin geçtiği bir mavi küre.
keşke deniz akıyor olsa
kırmızı ışıklar yansıyor
dümdüz uzun bir ışık demeti.
“çocuklara da çok selamlar hilmi bey
ıskartaya çıkmışsınız, hayırlısı olsun”
“şimdi ay ışığına bak ve bana yalnızca
kalbini burkanın ne olduğunu söyle;
hilmi bey abiciğim, cuma akşamları hep böyle mi?”
hep böyle mi geçer?
tütün tarlasında üç çocuk kayboldu,
kuşkular sarıyor ağaçların gölgelerini
bir kadının el değmemiş bölgelerini
(meyhane kalabalık, dışarıda soluk almak gerek)
yavaşça okşayan serin bir el gibi.
“hilmi bey, malum yer
şuradan nerden baksan iki kıkbeş dak’ka,
gözün kaldıysa yürüyüver”
tütün kıran kadınlar kafalarını kaldırıp
baktı yıldızlara:
“duman yavaşça yayılıyor
kanımızın son damlası bu
ölerek savaşıyoruz, yaşamla
-bütün bisikletleri maviye boyadık.”
dediler yavaşça.
kuşku ağır bir ruh,
çöküyör damların üstüne.
“hilmi bey uyan! kendine gel.
çocuklar bulundu!
çocuklar bulundu! yer ise malum yer.”
24 Mart 12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder