23 Mart 2012 Cuma

Hilmi Bey’in Acaip Cuma Gecesi

duman yavaşça yayılıyor

kanımızın son damlası bu

ölerek savaşıyoruz, yaşamla

-bütün bisikletleri maviye boyadık.



lastikleri dikkatle değiştiriyoruz,

ellerimiz kirli ve yara-bere

içinde küçük gezegenlerin geçtiği bir mavi küre.



keşke deniz akıyor olsa

kırmızı ışıklar yansıyor

dümdüz uzun bir ışık demeti.





“çocuklara da çok selamlar hilmi bey

ıskartaya çıkmışsınız, hayırlısı olsun”



“şimdi ay ışığına bak ve bana yalnızca

kalbini burkanın ne olduğunu söyle;

hilmi bey abiciğim, cuma akşamları hep böyle mi?”

hep böyle mi geçer?



tütün tarlasında üç çocuk kayboldu,

kuşkular sarıyor ağaçların gölgelerini

bir kadının el değmemiş bölgelerini

(meyhane kalabalık, dışarıda soluk almak gerek)

yavaşça okşayan serin bir el gibi.



“hilmi bey, malum yer

şuradan nerden baksan iki kıkbeş dak’ka,

gözün kaldıysa yürüyüver”

tütün kıran kadınlar kafalarını kaldırıp

baktı yıldızlara:

“duman yavaşça yayılıyor

kanımızın son damlası bu

ölerek savaşıyoruz, yaşamla

-bütün bisikletleri maviye boyadık.”

dediler yavaşça.



kuşku ağır bir ruh,

çöküyör damların üstüne.

“hilmi bey uyan! kendine gel.

çocuklar bulundu!

çocuklar bulundu! yer ise malum yer.”



24 Mart 12

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder